Basında yer alan haberlerle kamuoyunda oluşan kaygının da, bankaların Bakanlığa uyguladığı baskının sonuç vermesinde etkili olduğunu ekleyelim. Artık küçük işletmeler de, konkordato talebinde bulunurken, talep dilekçesinin ekinde finansal analiz raporunu ya da yeni adıyla makul güvence veren denetim raporunu sunmak zorunda kalacak. Böylelikle işletmeler yönünden küçük/büyük ayrımı kalkmış oldu.
Öncelikle neden bu ayrım kaldırıldı sorusuna cevap verelim. Şu nedenle: Mali müşavirler tarafından oluşturulan ve talep dilekçesinin ekinde sunulan konkordato ön projelerinin yetersiz olduğu düşüncesi. Finansal analiz raporlarından muaf olan küçük işletmelerin, bu yetersiz olduğu iddia edilen ön proje ile mahkemeye başvurarak, şeklen incelemeyle üç ay ila beş ay arası mühlet kararı alabilmekteydi. Yetersiz, eksik ve denetimden uzak konkordato ön projesiyle elde edilecek yüksek hukuki korumanın, konkordatonun asıl amacıyla bağdaşmadığı vurgulanmaktaydı. İşte yeni yasal düzenlemeyle küçük işletmelerin bu muafiyeti ortadan kaldırılmış oldu.
“Kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporu” ibareleri neden “makul güvence veren denetim raporu” ibarelerine dönüştü? Şu nedenle: Bağımsız denetim kuruluşları tarafından verilen finansal analiz raporlarının ‘yüzeysel’ olduğu düşüncesi. Bağımsız denetim kuruluşları tarafından düzenlenen finansal analiz raporlarına mahkemelerce büyük itibar verilmekteydi. Gerçekten de, konkordato talep edecek firmanın manipülasyonu ve baskısı altında hazırlanan ön projeye karşılık, mahkemelerce, bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanan finansal analiz raporunun özellikle dikkate alınması son derece anlaşılır bir husustur. Ne var ki, uygulamada mahkemelere sunulan finansal analiz raporlarının, sorumluluk almaktan uzak, amiyane tabirle adeta ‘etliye, sütlüye karışmayan’ ürkek ve çekimser olması, mahkemeler nezdinde huzursuzluk yaratmıştı. İşte yeni yasal düzenlemeyle, bağımsız denetim kuruluşlarının raporu artık yalnızca analizden ibaret olmayacak, denetimi de içerecek. Yine ‘kuvvetle muhtemel olduğu’ yönünde değerlendirme artık yeterli olmayacak, rapor, ‘makul güvence’ de verecek.
Bu düzenleme nedeniyle, bağımsız denetim kuruluşlarında, makul güvence verilen projenin başarıya ulaşamaması halinde sorumlu olacakları ya da kendilerine rücu edileceği endişesi oluşmuşsa da, makul güvence istenen ön projenin zaten kanuna göre esas alınan bir proje olmaması ve alacaklılarla müzakereler sonucu değişebilecek olması nedeniyle son derece yersiz olduğunu belirtelim.
Ancak şu açıdan endişelenmeleri gerekiyor. Bağımsız denetim kuruluşları, üç aydan daha kısa bir sürede kanunun aradığı raporun kendilerince hazırlanamayacağını söylüyorlar. Diğer yandan kanunun emredici bir hükmüne göre, konkordato talep edecek şirketin, mahkemeye müracaat tarihinden 45 gün öncesine kadar olan finansal tablolarını sunması zorunlu. Hatırlatalım, yasa koyucu bu sürenin gerekçesi olarak aynen şu ifadeleri kullanmıştı: “Böylece değerIendirmelerin, örneğin altı ay, bir yıl öncesine ait olan ve geçen zamanın etkisiyle gerçek durumu yansıtmaktan uzaklaşan verilerden hareketle değil, güncel verilerden hareketle yapılması sağlanmak istenmektedir.” Bağımsız denetim kuruluşları, işte tam bu noktada endişelenmeliler.
“Sermaye Piyasası Kurulu” ibareleri neden kaldırıldı? Bunu biz de anlayamadık. Daha doğrusu iddia edilen eğer doğruysa inanmak istemiyoruz. Şöyle ki; eski yasal düzenlemede rapor verecek bağımsız denetim kuruluşlarının “Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca” yetkilendirilmiş olması gerekiyordu. Ancak yeni yasal düzenlemede Sermaye Piyasası Kurulu ibareleri kaldırıldı. Halihazırda “Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu”nca yetkilendirilmiş olan bağımsız denetim firmalarının son derece az ve tamamının yabancı ortaklı olduğu iddia ediliyor. Tamamının yabancı ortaklı olduğu bağımsız denetim kuruluşlarınca verilecek raporun daha ‘tarafsız’ olacağı iddia ediliyor. Bu hususta iddia edileni aktarıyor ve başkaca yorum yapmak istemiyoruz. Ancak bir noktaya değinmekte fayda var ki, rapor verecek kuruluş sayısının en fazla 140 olduğu iddiası… Ki bunun doğru olduğuna inanıyoruz, böylelikle zaten pahalı olan konkordato süreci, daha da ulaşılmaz hale gelecek. Zira; finansal analiz raporu 10.000 TL ile 20.000 TL arasında değişen fiyatlarla hazırlatılabiliyordu. Ancak yeni yasal düzenleme sonucu, rapor verecek kuruluşların sayının az olması ve yabancı ortaklı olmasıyla, bu rakam en az üç katına çıkabilecektir. Yukarıda da aktarmıştık ki, küçük işletmelerin, muafiyetlerinin de ortadan kaldırılmasıyla konkordato fırsatından yararlanmalarının önü büyük ölçüde kapatılmış oldu. Bu haliyle bankaların, amacına önemli oranda ulaştığını söyleyebiliriz.
Görüleceği üzere konkordato müessesesinin neredeyse tüm aktörleri hakkında şikayet var. Peki konkordato komiserleri hakkında hiç mi şikayet yok? Olmaz mı? Komiserlerin yetersiz ve eksik olduğu çokça dile getirilmişti. Hatta komiserlere eğitim/sertifika veren öğretim üyelerinin dahi, konkordatoyu yeteri kadar bilmedikleri iddia ediliyor. Bu nedenle komiser olarak atanacaklar için artık Adalet Bakanlığı tarafından izin verilen kurumlardan eğitimin tamamlanmış olması zorunlu. Bu düzenlemeyle komiserlerin daha nitelikli olması amaçlanıyor.
Bir diğer değişiklik, komiser heyetinde: Mahkemelerce üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden biri, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçilecek.
Son olarak, kesin mühletin verilmesinden sonra, borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiğin anlaşılması halinde, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme, kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar vereceği şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yasal Dayanaklar:
19 Aralık 2018 tarihli Resmi Gazete
Kanun No. 7155 Kabul Tarihi: 6/12/2018
MADDE 13- 2004 sayılı Kanunun 286 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“e) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları.”
“Birinci fıkranın (e) bendi kapsamında düzenlenecek raporlar ve bu raporlara dayanak olacak denetimlerde, denetim kuruluşlarının faaliyetleri, hak ve yükümlülükleri, raporların inceleme ve denetimleri, bu raporlar sebebiyle doğacak idari ve hukuki sorumluluk ile diğer hususlar hakkında 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 14- 2004 sayılı Kanunun 287 nci maddesinin üçüncü fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden biri, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçilir.”
MADDE 15- 2004 sayılı Kanunun 290 ıncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Komiserler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan komiser listesinden seçilir. Listeye kayıt için Adalet Bakanlığı tarafından izin verilen kurumlardan alınacak eğitimin tamamlanmış olması zorunludur. Ayrıca, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, komiser olarak görevlendirilebilecek, yetkilendirilmiş bağımsız denetçileri liste hâlinde bilirkişilik bölge kurullarına bildirir. Listede görevlendirilecek komiser bulunmaması hâlinde liste dışından görevlendirme yapılır ve bu durum bölge kuruluna bildirilir. Bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamaz. Komiserin sorumlulukları hakkında 227 nci maddenin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümleri uygulanır.
Konkordato komiserinin nitelikleri, eğitimi, eğitim verecek kurumlar ve eğitimden muaf tutulacaklar ile komiserliğe ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 16- 2004 sayılı Kanunun 292 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “uymazsa” ibaresinden sonra gelmek üzere “ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 17- 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 15- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
290 ıncı maddenin beşinci fıkrası uyarınca komiser listesi oluşturuluncaya kadar listeden görevlendirme usulü dikkate alınmaksızın komiser görevlendirilir. Bir kişinin eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada komiser olarak görev alma yasağının takibi amacıyla, görevlendirilen geçici komiser ve komiserler mahkemenin bağlı bulunduğu bölge adliye mahkemesi bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir.”