En başta söyleyelim. Gerekçe; isteneni verememesi ve kötüye kullanım. Peki yeni düzenlemeyle, dürüstlük sağalanacak mı? Önce düzenlemeye bakalım:
31.01.2018 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulan ‘Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişşiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’ ile iflas erteleme kurumu yürürlükten kaldırılıyor.
Kanunun 3. Maddesi ile,
‘2004 sayılı Kanunun 179 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
‘Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflası:
Madde 179- Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 377. ve 634. maddeleri ile 24/04/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 63. maddesi hükmü saklıdır.’
Değişikliğe gerekçe olarak maddeye atfen özel gerekçede;
‘Borca batık durumdaki sermaye şirketi veya kooperatifin mali darboğazı aşması ve ekonomi içindeki üretken konumunu devam ettirmesi amacına yönelik olarak kabul edilen iflasın ertelenmesi kurumu, uygulamada ortaya çıkan sorunlar ve kötüye kullanım nedeniyle Tasarıyla kaldırılmakta ve aynı amaca konkordato kurumu gözden geçirilip işlevsel hale getirilmek suretiyle varılmak istenmektedir. Bu kapsamda maddeyle, Türk Ticaret Kanunu’nun 377. ve 634. maddeleri ile Kooperatifler Kanunu’nun 63. Maddesinde uyum düzenlenmesi yapılarak sermaye şirketleri ve kooperatifler bakımından iflas erteleme yerine konkordato talebinde bulunabilecekleri hükme bağlanmaktadır.’ denilmiştir.
Tasarının genel gerekçesinde ise;
‘Ülkemizde 2003 yılından bu yana uygulanan iflasın ertelenmesi kurumu, ihdas amacının gerçekleştirilmesi konusunda isteneni verememiştir. Bu sebeple 15.07.2016 tarihinde kabul edilen 6728 sayılı Kanunla iflasın ertelenmesi kurumu revize edilmiştir. İflasın ertelenmesi kurumunda alacaklıların herhangi bir şekilde söz sahibi olmaması, sürecin borçlu ve mahkeme arasında yürütülmesi ve yaşanan yargılama sorunları birlikte değerlendirildiğinde bu kurumun tamamıyla ortadan kaldırılması ve bunun yerine alacaklılar ile borçlunun bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına dayanan konkordato kurumunun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılması ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olarak görülmüştür.’
Tasarının, geri çekilip çekilmeyeceği, bu haliyle mi yasalaşacağı yahut değişikliğe uğrayacağını bilmiyoruz. Ancak ülkenin bulunduğu atmosfer içinde yeterince tartışma ortamı oluşmayacağını söyleyebiliriz.
Komisyonca net bir şekilde ifade edilen, isteneni verememesi ve kötüye kullanım. Çözüm, 15 yıldır kullanılan iflas ertelemenin kaldırılması ve konkordatonun yeniden revize edilerek ihdas edilmesi. Belirtelim ki, konkordato zaten borçlunun ihtiyacı olan koruma süresini veremediği için avukatlar tarafından kullanılmamaktaydı. Temel sebep, konkordato tarafından borçluya verilen mühletin çok kısa oluşuydu. Hatta çok daha önce konkordato tercih edilsin, daha çok kullanılsın diye, var olan ‘borçlunun asgari yüzde 50 teklifinde bulunma koşulu’ da kaldırılmıştı. Ancak istenen yine elde edilememişti.
Kötüye kullanım ise, bu uzun yıllardır hep tartışılan ancak formülü bulunamayan meseledir. Kanun koyucu elbette, ‘dürüst olan borçlu’yu hedeflemektedir. Borçlu iflastan kurtulsun, işine devam etsin düşüncesiyle dürüst olan borçlu korunmaktadır. Borçlunun dürüst olup olmadığı meselesi ise ancak uygulamada anlaşılabilecektir. Kavramın kendisini tanımlayarak ve kanuna koyarak değil. Uygulamada ise kötüye kullanım, en azından tasarının gerekçesiyle ikrar edildiği üzere engellenememiştir.
Şimdi ise fatura, iflas erteleme kurumuna kesilmiş ve eski kuruma dönülmüştür. Peki konkordatoyla istenene ulaşılabilecek mi?
Elbette peşinen bir şey söylemek mümkün değil. Bunu uygulama sonucunda göreceğiz. Fakat, düzenlemenin uygulamada yerleşmesi, çok uzun zaman almaktadır ve kötüye kullanımın en yoğun olduğu zamanlardır. Aynı şekilde yasanın uygulanmasında ortaya çıkan eksiklik ve sıkıntılar da…
Buna en iyi örnek yine tasarıda getirilen yeni düzenlemelerden 34. maddedir. İflas ertelemede alınan tedbir kararı devam ederken, borçlunun işletmesi için hayati önem taşıyan finansal kiralama konusu mallar yönünden herhangi bir tedbir bulunmamaktadır. Kiralayan, malını pekala ödemelerde aksaklık olduğu anda ihtiyati tedbiren geri alabiliyor. Bu ise, diğer alacaklılar nazarında büyük bir imtiyaz ve borçlunun üzerinde ağır bir baskı. İşte başta öngörülemeyen bu eksikliğin giderilmesini yönelik bir adım, tam 15 yıl sonra atılabiliyor. Bu gibi sebeplerle her yeni düzenleme, benzer kaygıları getiriyor.
Ümit ederiz ki, komisyonun amacı gerçekleşir.
Konkordato ile ilgili düzenlemelerin ayrıntılarını, sonraki yazılarımızda ele alacağız.
Tasarının tam metni için:
http://www2.tbmm.gov.tr/d26/1/1-0913.pdf